İdefix.com

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Bir buluşma: Second Waltz - Ercan Doğan

Amatörce keman çalıyorum.
Bundan 20 yıl öncesiydi sanırım. Bu tastamam çocukluğuma denk düşüyordu. Günün belirli saatlerinde radyodan duyduğum bir beste vardı. O besteyle haberlerin gelişini, hava durumu ya da bir tiyatronun (radyo oyunları)başlayacağını anlardım. Önceleri bu sadece benim için bir işaret gibiydi, benim radyonun karşısına geçmem gerekn zamnın işareti. Babam evimize ilk televizyonumuzu aldı o aralar. Ve TRT'de hafta sonları mıydı ne müzik programı yayınlanırdı. İşte ne olduysa o gün oldu. TRT de yayınlanan müzik programında kadınlı erkekli bir dans grubunun sahne üzerinde ahenkli dans edişini izlemeye koyuldum. Büyülenmiştim. Beni büyüleyense dans eşliğinde çalan müziğin benim radyo başına geçme zamanı olarak bildiğim müziğin çalıyor oluşuydu. O an içim bir hoş oldu. Sanki içimde ateş yanar gibi oldu. Sanki benim içinden birşey, bana ait birşey, tanıdık birşey, yıllardır hep içimdeymiş dediğim bir melodiydi bu sanki. Bağalnmıştım o müziğe ve eşliğinde müziğe uygun dans eden dansçıların ordaki varlığına. Büyük bir istek ve sabırla programın sonunu bekledim. Çünki biliyordum ki bu müziğin ya da eserin ne olduğuna dair bir anons geçecekti mutlaka. Çok sevindiğim bir şey oldu ardından. daha program bitmeden o an seyrettiğim eserin bitimiyle programı sunan spiker az önce izlediğim ve dinlediğimeserin kime ait olduğunu söylüyordu. Ertesi gün şehre indim ve bir müzik markette ( ozamanlar daha yeni yeni) gezintiye başladım. Oradaki görevliye bir besteciyi aradığımı ama hangi bölümde olabileceğini bilmediğimi söyledim. Bana hemen yardımcı oldu. Sonra bir kaset gösterdi bana. İşte o besteci dedi. Ve ekledi; "Bunu mu arıyorsunuz?" Evet dedim büyük heyecanla. Kaseti aldığı rafın üzerine baktım kötü yerleştirilmiş büyük puntalarla "Klasik müzik" yazıyordu. Nedir bu dedim kendi kendime... Gel zaman git zaman bunun bütün yüreğimin sesi olabileceğini ve bütün müziklerin anası olduğuna inandığım klasik müzikle (evrensel müzik) tanışmış oldum. Bundan sonrasında ise bu bütün müziklerin anası dediğin müziğin kimler tarafından "ana"sı haline getirilmiş olduğuna tanıklık ettim. Konser salonları hikayem öyle başladı. İlk biletim hala bende saklı. İlk gittiğim konser de yıllar önce radyodan dinlediğim o tatlı melodinin içinde yer aldığı klasik müzik konseriydi.
ve ardından gittiğim ilk senfoni...
İşte çocukluğumun vazgeçilmez hatırası gibi gördüğüm o unutulmaz anımı süsleyen, kulaklarıma gelen ilk heyecan verici melody, beste, eser, şaheser "Seccond Woltz" idi. Ve bestecisi de Dimtri Şostakovich idi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder